22 Kasım 2011 Salı

Yine mi fotoğraf?

Bugün ailem ve bir kaç akrabam ile Kerpede çok güzel bir gün geçirdim. Hatta bu yaz boyunca yazı yaşadığımı hissettiğim dolu dolu tek gündü belki. Ne bunaltıcı sıcak, ne de kapalı olan bulutlu bir havaydı.Yüzmeye gittiğimiz yer güzeldi, sakindi, Karadeniz çok güzeldi... Zaten kulaçlamaya başladığınıza sonunu göremediğiniz mavilik sizin o stresli, sıkıntılı hayatınızı unutturuyor bir kaç dakikalığına da olsa. Ve ben, anı zerresine kadar yaşamayı seven biri olduğum halde, böyle huzur verici ve yaşadığım için kendimi şanslı hissettiğim anlarda, sadece tadını çıkarmakla yetinemediğini farkettim. Ne zamandır böyleyim tam olarak bilmiyorum ama artık böyle.


Anın tadını çıkarmanın kendini sadece geçmişten ve gelecekten soyutlayarak sadece o anı yaşayarak olmadığını farkettim aslında. Ben sadece anı yaşamakla yetinemiyorum. Bazı anlar o kadar özel ve güzel ki, hatta çoğu, ve neredeyse tamamı. Yaşarken biliyorsunuz ki böyle bir anı belki bir daha yaşayamayacaksınız.İşte 'anın tadını çıkarma' dediğiniz işi de bu yüzden yapmıyor musunuz zaten? Bir daha öyle güzel bir anı yakalama şansı bulamayabileceğiniz ihtimalini farkettiğiniz için. Ama sonra ne oluyor.Günler geçiyor belki aylar.O güzel anlar önce görüntüler halinde zihninizde silik silik kalıyor, sonra görüntüleri de kaybediyor kelimeler ile yetinmeye başlıyorsunuz.Zaman aşımının ardından andan bahsederken 'hatırladığım kadarıyla' diye başlayan betimlemeler kullanmaya başlıyorsunuz. İşte bu gerçekten acı. Ağladığınız, güldüğünüz, bir şeyi kaybetmekten ölümüne korktuğunuz ya da çok heyecanlandığınız tüm anlar aslında o kadar özel ki...
Bunları okuduğunuzda 80 yaşında,gençlik yıllarını ve 'ilk' tecrübelerini özleyen, geri alamayacağını bildiği anlarının özlemini duyan birinin nasihatlarını dinliyor gibi hissedeceksiniz biliyorum. Ama biraz düşünün.Gerçekten özlemeyecek misiniz? Teknolojiyi iletişim araçlarını o kadar çok kullanıyoruz ki artık ne kadar özel ve güzel olduklarını unuttuk.Ne kadar sihirli olduklarını ya da. Saçma ve gereksiz bir sürü fotoğraf çekiyoruz belki, ya da vidyolar çekip çekip siliyoruz.Şu an buraya yazdığım yazı bile.Şuan sıradan görünüyor evet, ama bu yazıyı 5 yıl sonra okuduğumda neler düşüneceğim kim bilir?


Etrafımızdaki insanların, olayların, olguların zaman içindeki değişimlerini gördükçe 'vay be..' diyoruz farkında olmadan geçip giden zaman için 'neydi, ne oldu..' Ama kendimizdeki değişikliğin ve hayatın bize kattıklarıyla her saniye nasıl değişim geçirdiğimizin farkında mıyız? Bir futbol takımının, hayranı olduğumuz sanatçının ya da hayatımızın ortalama 15-16 yılını verdiğimiz okul hayatındaki olayları takip ettiğimiz kadar kendimizi ne kadar takip ediyoruz? Nereden nereye nasıl geldiğimizi, neden geldiğimiz ne kadar biliyoruz ve fark ediyoruz? Bunları söylemek ve farkında olmak için gerçekten 60-70 yaşı devirmiş olmak gerekmiyor. Hayatınınızın en özel anını 16 yaşında yaşarsanız 18 yaşınıza geldiğinizde o anı geri getirebilmek ya da hatırlayabilmek için neler feda edebileceğinizi görürsünüz.Gençliğinizin tadını çıkaramaz kendinize fazla sınırlar koyarsanız 70-80ninizde 'keşke'ler süsler her cümlenizin başını.


Peki ben neden bu anları dondururken 'fotoğraf' adı altında, insanların bana bu kadar "Yine mi fotoğraf Mine?" demelerine aldırmıyorum. Aldırmıyorum çünkü biliyorum o an ağızlarında çıkan her oflama, gözlerini her baymaları üzerinden zaman geçtikten sonra, o fotoğraflara bakıp neşe ile 'aa neler yapmışız' dediklerinde yüzlerindeki memnunluk ve fotoğrafların vidyoların varlığına olan memnuniyetlerine dönüşecek. Onlar bunu şimdi farketmiyor. Ne kadar açıklasam da yarın siz de fotoğrafınızı çekmeye kalktığımda farketmeyeceksiniz. Siz de 'yine mi Mine' diyeceksiniz.Bırak fotoğraf çekmeyi olayın tadını çıkar diyeceksiniz. Ama olayın tadını ya böyle çıkarıyorsam? Ya o anı yaşamak kadar, geçip gittikten sonra o anı gerçekten canlısı kadar hatırlayabilmek önemliyse benim için? Ve sizinde bu fotoğraflara, vidyolara baktığınızda 'iyi ki' diyeceğinizi çok iyi bildiğim için aldırmıyorsam? 




30.07.2010 | Mine YAĞIZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder